Kültür ve Okumak Üzerine

Okuyan insanın kafasının ve kalbinin meşguliyeti iyiye ve faydaya dönüşürken, okumayan insanın meşguliyetleri zarara, kötülüğe ve eksikliğe neden olacaktır. Birey özelinde ki örneklerin dışında, okumayan toplumlarda ekonomi hiçbir zaman iyi olmayacaktır. Sosyal standartlar yükselmeyecektir. İnsan hakları hep geriye gidecektir.


Kültür meselesi, toplumumuzz ve aydınlarımız açısından belli aralıklarla tartışılan, düzenli bir şekilde politikanın malzemesi olan ve hiçbir zaman polemik olmaktan kendini kurtaramamış bir konudur. Farklı açılardan ele alınabilir olsa da temelinde okuma yazma eksikliği yatar. Bugün bu meseleye en yalın ifadeyle kitap okuma eksikliği üzerinden bakmak yeterli olacaktır. Yüksek kültür ve sanata hiç değinmeden, evrensel kültür ve sanat pratiklerini göz önüne dahi almadan, doğrudan ve basit bir şekilde kitap okuma eksikliğinin bir kültür problemi ve kültürsüzlük sebebi olduğunu açıklamalıyız.

Türkiye, toplumu ve idarecileri tarafından her ne kadar kabul edilmemiş olsa da, kültür problemini en derinden yaşayan sayılı ülkelerdendir. Gerek tarihi gerekse bulunduğu coğrafya nedeniyle sık sık kültürel yozlaşmaya uğramış ve bunu görmezden gelerek sorunu büyüterek bu günlere taşımıştır. Tarih boyunca ekonomik zorluklar ve sefaletler yaşayan Anadolu coğrafyası geçmişte kültür olarak sadece gelenek ve görenekleriyle yaşamış, eğitim görmemiş, gelişimden mahrum olmuştur. Bunu, Osmanlı devletinin son yıllarında ki okullaşma oranı ile ortaya koymak mümkün; 1907-1908 yıllarında ki Osmanlı eğitim istatistiklerine bakıldığında, 160 resmi ortaokul da 7.539 öğrenci ve 560 personel, 70 resmi lisede ise 9.562 öğrenci ve 1.069 personel bulunmaktadır. Söz konusu tarihlerde 20 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olan bir devlette lise öğrencisi sayısı 10 bin öğrenci bile olamamıştır. Bu oran toplumdaki eğitim düzeyinin açık göstergesi.

Tartışmayı Osmanlı devletindeki okuma yazma oranı üzerinden yürütmek doğru olmayacaktır elbette. Geçmiş geçmişte kaldı ve bugün, 2023 Türkiye’sinde okullaşma çok ciddi bir noktaya geldi. 2022 yılında 56 bini devlete ait olmak üzere toplamda 70 binin üzerinde okul ve 18 milyonun üzerinde örgün öğrenci bulunmaktadır. Bu sayıya 8 milyona yakın üniversite öğrencisi dahil değildir. Dolayısıyla resmi rakamlarla da göründüğü üzere 21. yüzyıl Türkiye’sinde okullaşma problemi kalmamıştır fakat kültür problemi hala devam etmektedir.

Okullaşma Okumak Mıdır?

Diploma vermek ve sayıca okullaşma oranını yüksek göstermek amacıyla kurulmuş bu düzen, herkesin öğrenci olduğu ama kimsenin öğrenmediği bir sonucu getirdi. Eğitim modelleri yıllardır düzenli olarak değiştirilen ve nitelik yerine niceli önceleyen bu anlayış ile bugün milyonlarca diplomalı ancak kültürsüz bir toplumu oluşturdu.

Her şeyde olduğu gibi kültürde ihtiyaçtan doğar. Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin 2016 yılında yaptığı araştırmada Türkiye’de kitap ihtiyaç listemizin ancak 235’inci sırasında yer alıyor. Bu rakam kitaba ihtiyaç duymadığımızı, dolayısıyla kültürün temelini oluşturan kitap okumaya karşı büyük bir ilgisizliği göstermekte. Aynı zamanda Türkiye’de bir birey kitap okumaya ortalama 1 dakika zaman ayırıyorken, televizyon izlemeye 6 saat, internete ise 3 saatini ayırmaktadır. Aynı zamanda okullu çocukların yüzde 66’sının kendi dilinde okuduğunu anlamadığı gerçeği de ayrı bir felaket.

Rakamların bu şekilde oluşunu en açık şekilde Tayfun Atay açıklamıştı. ‘Görünüyorum O Halde Varım’ başlıklı kitabında, Türk toplumunun yazılı kültürü henüz sindirmeden, yeterince yazılı kültürle haşır neşir olmadan hızlı bir şekilde görsel ve dijital kültürü benimsemesinin bir sonucunun bu olduğunu aktarması rakamlar ile birbirini teyit ediyor doğrusu.

Kitap Okumamak Nedir Ki?

Kitap, öncelikle bir kültür meselesidir. Kitapsızlık eksiklik, kitapsızlık yanlışlık, kitapsızlık davasızlık, kitapsızlık zayıflık ve büyük bir hiçliktir. Bu kelimeleri özellikle kullanıyorum; Çünkü kitap okumamak demek hayatın kof gerçekleri ile yaşamı sürdürmek demektir. Oysa insan, varlığı nedeniyle sadece doğmak, büyümek, bir işte çalışıp para kazanmak, bir eşe ve çocuğa sahip olmakla sınırlandırılamaz. Bugün toplumda yaşanan büyük depresyon, toplumsal hafızanın gerilemesi, saygı ve sevginin azalışı, aidiyetlerin zaman içerisinde yok oluşunun temelinde okumamak yatıyor.

Bu durum tehlikelidir. Okumamak ilk etapta olmasa bile, zaman içerisinde toplumsal huzursuzluğu getirecektir. İnsanın kendine yetmeyişi, bilinçaltında yatan ve okumamanın tetiklediği birçok durumun bir bunalımla ortaya çıkmasına neden olacaktır. Okuyan insanın kafasının ve kalbinin meşguliyeti iyiye ve faydaya dönüşürken, okumayan insanın meşguliyetleri zarara, kötülüğe ve eksikliğe neden olacaktır. Birey özelinde ki örneklerin dışında, okumayan toplumlarda ekonomi hiçbir zaman iyi olmayacaktır. Sosyal standartlar yükselmeyecektir. İnsan hakları hep geriye gidecektir.

Kültür, küçük ve basit değildir. Bugün Ortadoğu’da bitmeyen savaşların temelinde, Türkiye’nin yaşadığı sosyal ve politik nedenlerin temelinde, insan ilişkilerinin her geçen gün daha da kötüye gitmesinde, mutsuzluğun giderek yaygın bir hale dönüşmesinde kültürsüzlük yatıyor demem kimsenin garibine gitmesin.

Kitap okumayan ve kültürü gelenek ve görenekler olarak görmeye devam eden toplumlarda iyi şeylere rastlamak her zaman bir hayaldir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir